30 Mart 2016 Çarşamba

İstiyorum ! ..mu?

Nasıl ki iki insan birbirlerine ilgi duyup görüşmeye başladıklarında aralarında yadsıyamayacakları bir çekim ve merak vardır ancak ömür boyu birliktelik gibi bir vaatleri yoktur; birbirlerine duydukları çekim haricinde günlük hayat içindeki uyumlarını, yaşamlarının ne kadar paralel olduğunu, birbirlerini tamamlayan ve karşıt noktalarını anlayıp uyumlaşmaya çalışırlar, sanat için de aynısı geçerlidir. Bir şekilde ilgi uyandırmış bir sanat dalının o insanın içinden gelen mi, etrafın yönlendirmesi mi, sadece merak mı olduğunu anlaması için bir flört dönemi geçirmesi gereklidir. O sanatı tüm gerçekliğiyle ( kadın/erkeğe yakın temasıyla, müziği anlamasıyla, karşısındakine özenli ve saygılı davranması gerçeğiyle, aylarca emek vermesi gerekliliğiyle, para harcaması gerekliliğiyle, kafa yorması gerekliliğiyle, mesela ricada bulunması gerekliliğiyle, mesela reddedilmesi gerekliliğiyle, mesela dürüst olması gerekliliğiyle, mesela ayaklarının acı çekmesi gerekliliğiyle, mesela parmaklarının yaralanması gerekliliğiyle, mesela kendini tüm ‘diğerleri ile rekabetçi’ duygulardan arındırıp sadece kendine dönebilmesi gerekliliğiyle vb. ) kabullenmesi için onu tüm halleri ile tanıması gerekmektedir.
    Sanatla ilgilenenlerin kendilerinin de bu yollardan geçmiş olduklarını unutmamaları, kapılarından giren herkesin de o yolun başında olduğunu kabul etmeleri gerekmektedir.

    Naçizane

    30.06.2015  

    'Dünya Tango Günü' 2015

    Benim Tango’m ben gibi. Neşeli ise yüzümde, hüzünlü ise yüzümde, endişeli ise yüzümde...
    Benim Tango’m ben gibi.
    Sonuca değil sebebe odaklı. Zamanı ve dozu doğru sebeplerle yola çıkarsam istediğim sonuca yaklaşacağım aşikar.
    Benim Tango’m ben gibi.
    Yaptığı şeyi değil, karakterini sevdiğim insanlarla huzurda ve güvende dans ediyor. İlişkilerini, dansı iyi olanlarla değil kişiliği yakın olanlarla sağlamlaştırıyor. Tango aşıklarına, dans aşıklarına..
    Birlikte nice huzurlu yıllara. Nilüfer Taşkan
    11 Aralık 2015

    Film Serileri ve Süreklilik

    Star Wars, Back to the Future, The Lord of The Rings, Game of Thrones, Harry Potter, iPhone vb.
    Hepsi de serinin bir sonraki kitabı, ürünü, filminde neler olacağı, hangi yeniliğin yapıldığı konusunda merak yatıyor. Bir sonraki çıkana kadar oyuncakları, dvd’leri, anahtarlıkları, yan ürünleri, çizgi romanları,oyunları,defterleri, müzikleri vb tamamlayıcılar ile birlikte ticari bir mal haline getirilebiliyor. Bir olguya ortak olmaktan zevk alan, sohbetlerini, seyahatlerini,kullandığı ürünleri bu olguya göre organize etmekten mutlu olan insan toplulukları yaratıyor. Bu insan toplulukları aylar öncesinden biletlerini alıp, sabahın erken saatlerinde kuyruklar oluşturup, serinin yeni ürününü ilk kullanan/izleyen olmak için belki de yarışır hale giriyorlar. Sürekliliğin getirdiği merak ve birliktelik duygusu ile hareket etmek öncelikleri haline geliyor.
    Sürekliliğin getirdiği merak ve birliktelik duygusu ile hareket etmenin öncelik haline gelmesi müzik, tiyatro, dans’da da kendini gösteriyor. Zeki & Metin ikilisinin, Kayahan & Nilüfer ortaklığı, Arce & Montes ve/veya Chico & Juana partnerliği ve dahası.
    Süreklilik, bir sonraki ürünü daha iyi kılmak için kamçılıyor insanı, takip edenler için de takdir ve hayranlık duygusunu arttırıyor.
    Neticede,yaparak öğrenme de deriz biz buna.
    18 Aralık 2015

    Odak.. Çaba... Ben...

    Gectigimiz gun bir ogrencinin sorusuna verdigim cevapla yeni bir not cikti ortaya:
    Bu tarafima rahat donuyorum da bu tarafima donemiyorum hic.

    Ben de dedim ki:
    Simdiye kadarki hayatinizda sokakta yurumek, isinizi yapmak, cocuklarinizla oynamak, arkadaslarinizla sohbet etmek, yuzmek, kosmak,yemek yemek,uyumak icin o tarafiniza donmeye ihtiyaciniz olmamamis demek ki.
    Nasil ki pazarcilarin kollari daha guclu, asansorsuz apartmanda yasayanlarin bacaklari guclu, butun gun masa basinda oturanlarin belleri agriyor... tango yapanlarin da suralari guclu, su kasi kullaniyorlar, su tutusu kullaniyorlar...siz de tango yapmak istiyorsaniz simdi yeni bir ihtiyaciniz doguyor.
    Artik farkindaliginizi, daha once ihtiyac duymadiginiz icin kullanmadiginiz kaslariniza yonlendiricez. odaginizi, vucudunuzun o kismina alicaz.

    Neden? Cunku tango 2 kisiyle yapiliyor. Her iki tarafin da tango yapmaktaki amaci birbirini rahat ettirerek birlikte hareket etmek. Yoksa bireysel bir dansi secerdik.
    Kendi kendimize rahat rahat hareket ederdik.
    Bir baskasiyla ortak bir sey paylasmak istiyorsak, ikimizi de rahat ettirecek cabayi gostermek, daha once yasamimizda olmayan noktalara farkindalik yuklememiz gerek.

    sonra kendimle konusmaya devam ettim:
    "benim suram calismiyor iste. ben boyleyim. Bu kadarim." Dediginiz an bireyselliginize dondugunuz andir. Karsinizdaki ile rahat, keyifli bir ortak paylasimda bulunmak icin gereken cabadan vazgecmis oldugunuz an'dir.
    Bu halinizle rahat ve keyifli bir dansi hala istiyorsaniz, unutun. "Ben buyum!" dediginiz an, birlikte olma duygunuzun zayifladigi andir. Caba gostermekten kacinmaniz, onceliginizin BIRlikten, BIREYsele gectigi andir.

    Diger taraftan, dogustan gelen fiziki yapiniz bazi durumlarda esnekliginizi sınırlayabilir. Çaba, sınıra gelene kadar gereklidir. Bundan sonrasi kendi bedenimize, kendi ruhumuza zararlidir.

    Bedenimizin limitlerinin, bedeninin limitlerinin icinde rahat ve keyifli dans etmemize imkan tanidigi insanlarla dans ediyoruz, etmeliyiz.

    Ruhumuzun limitlerinin, ruhunun limitlerinin icinde rahat ve keyifle birlikte olmamiza imkan tanidigi insanlarlayiz, olmaliyiz.

    10 haziran 2015

    Koreografi mi ?!?!

    16 nisan Perşembe sabahı yine videolar izleyip “bunun şurasını sevdim”,“bunun burasını sevmedim”,”zaten hiç de sevmem” seanslarından birindeydim.
    Sonra “koreografi” neden tercih etmediğimi düşündüm.

    Ben...ben diyorum ki:

    Şimdiye kadar izlediğiniz en iyi ve en kötü filmi/tiyatro oyununu/operayı hatırlayın. Neticede;

    *Filmler de 1 kere oynanıp kaydedilen, zaman ve mekanla oynayabildiğin “oyun”lar değil mi?
    *Her ikisinde de birileri tarafından önceden yazılmış ve kurgulanmış bir senaryo yok mu?
    *Her ikisinde de oyuncular yok mu birilerinin yazdığı senaryoyu canlandırıp görsel hale getirmeyi amaçlayan?

    En sevdiğiniz filmi / oyunu / operayı neden sevmiştiniz?

    *oyuncular çok iyiydi, çok gerçekçi oynadılar.
    *senaryoda hiç açık yotu, tüm sorular yanıtlandı.
    *her sahnenin bir amacı vardı ve bu amacı kolaylıkla fark edip takip edebiliyorduk
    *vb.

    En sevmediğiniz filmi /oyunu / operayı neden sevmemiştiniz?

    *oyunculuk çok kötüydü.
    *senaryonun ne anlatmak istediği belli değildi.
    *sahneler arka arkaya gelmiş skeçler gibiydi, hangi olayın neye bağlandığı ifade edilmemşti.
    *vb.

    Şimdi bütün bunların 3 dakikalık bir tango parçasına uyarlandığını düşünün.

    Benim bu sabah ilk izlediğim ve tüm bu düşüncelerin arka arkaya sıralanmasına sebep videoda bir milonga şarkısı başlıyor. Kadının sırtı erkeğe dönük. Tutuşa geçmeden bir süre yürüyorlar, süslemeler falan.Kadının, arkasında adam olduğundan haberi olmadığını ve erkeğin kadını takip ettiğini anlıyoruz. Sonra erkek bir anda kadının poposunu avuçluyor. Kadın şaşırıp kızgınlıkla arkasına dönüyor. Sonra da gülümseyerek erkeğe doğru ilerliyor ve eğlenerek gülerek dansa başlıyorlar. Şimdi buradaki hikaye ne: sokakta biri birinin poposunu avuçluyor, ve sonra mutlu mutlu dans etmeye başlıyorlar.

    Bu bir film olsaydı ben bu saniyede kopmuştum.

    Olaylar değişir, duygular değişir, bakış açıları değişir. Bu değişimlerin tamamı bir hayat boyu da anlatılabilir, 90 dakika boyunca da ,3 dakika boyuncada..

    Birbirinden farklı duygu, olay, kişi, durumları ucuca getirip birbirine zımbalamak keskin geçişler oluşturur. Bizi yeni duruma hazırlamaz. Denize girmeye çalışıyorsunuz, su çok soğuk. Kendinizi minik minik hazırlarken biri gelip sırtınıza su sıçratıyor. Hazırlıksızken. Pfffssss... nahoş bir durum ..

    Yeni duruma geçişler ustaca birbirine kaynaştırıldığında ise tadından yenmez bir akış ortaya çıkıyor.

    Tango eğitiminde sürekli duyduğumuz gibi: hareketi kesme! partnerinden kopma! Yoksa bir anda güzel bir rüyadan uyanmış gibi olursun ve ondan sonrası tat vermez.

    Akışı kesmeden oluşturulan kurguların anlattığı hikayelerin- hele oyuncular/dansçılar da bu hikayeye inanıyorlarsa- izlemeye doyulmaz olacağına inanıyorum.

    Zaten her gün bir kurgunun içindeyiz.
    "doğru pencereden bakarak neden dansta da benzer hoşlukta bir kurgu yakalanmasın? " diye düşündü nilüfer.
    (Yakalamak -TDK anlam7-: Arayarak veya rastlantı sonucu bulup bağlantı kurmak)

    Naçizane


    16 Nisan 2015 

    Sarılmak: kime/neden?

    Son yillarda tango'nun guzel sarilmak'la eş tutulduğu bir donemin icinde yasiyoruz.Dans edecekken 'guzel sariliyor' diye birilerini seciyor, yorum yaparken ' cok guzel sariliyor valla' / 'teknigi iyi ama sarilmiyor' diyor, ogretirken 'tango guzel sarilmaktir. Otesi, step-aerobik yapmaktan farksizdir' dan dem vuruyoruz. 

    Da... guzel sarilmak ne demek ki ? 

    Guzel sarilmak demek GUVENMEK demek.GUVENINI sunmak demek. GUVENDIGINI samimiyetle belli etmek demek. Guvendigin sey ne peki? Oldugun halinle kabul edildigin ve seninle gecirilen vakitten keyif alindigi tabii. 

    Guvenli hissetmedigin ortamda endiselerin esir alir seni.Kendini kabul ettirmek gibi gereksiz bi cabaya girer, iyice sacma bir durumun icinde bulursun kendini.

    Bir baska acidan ise; tango'daki sarilma eyleminin icinde bir kadin-erkek iliskisi oldugu aşikardir. Bu ilişkinin tanda sonunda bitecegi kabulu ile guvenini sunarsin. O kabul ile evli bir kadina sarilir, ya da sevgilini sandalyede birakip bir baskasina sarilmaya gidersin. En mutlu oldugun kollar, en cok kabul gordugun kollardir.

    Bir tanidigim,sarilmanin icinde kadin-erkek çekiminin olmadigi, insanlarin bunu cok abarttigi ve gercek sarilmanin ne demek oldugu konusunu atladiklarini savunuyordu bir gun. Ve bu tanidigim, sadece iyi dans ettigi herkesce kabul gormus kadinlarla dans eden, onlarla olmadigi taktirde o geceyi hic dans etmeden kapatabilen biriydi. Onun savunmasini dinledikten sonra dedim ki: 'madem sarilmak sadece insani bir ihtiyac ve kadin-erkek enerjilerinden yola cikmiyor, o zaman neden milongada erkekleri de dansa kaldirmiyorsun ?'
    Sorumun cevabini sessizlik olarak aldim.

    Gercekleri abartmak ne kadar yaniltici ise( tango'nun tutku ve aşk'tan ibaret oldugu yanilgisi) , gercekleri inkar etmek de (kadin ve erkegin tango'daki varliklari) bir o kadar aldaticidir.

    Havaniz nasil olursa olsun, sizin guveniniz ilk başta 'kendinize' olsun ..
    31 Mart 2016