25 Ağustos 2016 Perşembe

İzmir-Ağustos 2016


Bugün İzmir'de 4. günümü bitirdim.
Tango için geldim. 4 gündür sabah 8de evden çıkıp gece 3 de giriyordum. Dün gece ayaklarım tango ayakkabılarıma sığmayınca anladım:İzmir çok nemli,çok sıcak ! İç Anadolu'nun yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve yağışlı iklimine alışkın bünyem bu neme uyum sağlamakta çok zorlanıyor.

İzmir'de anladığım 2.şey, mini kot şort giymeyen kızların hoş karşılanmadığı; ya da sezonun modası mini kot şort ve crop top tşört. Sırt çantalarını da unutmamak gerek tabii. Ve en nihayetinde, bugün tüm cesaretimi toplayıp ben de şortumu giydim! Kendimi, ortama iyi adapte olmuşlukla tebrik edip 'aferin nilüfer' dedim.

Şimdiye kadar gidebildiğim iki milonga ve bir pratikte yaz rehaveti var sanki. Eh, ne de olsa İzmir burası. Akşamları gidilecek bir kordon,bir Çeşme var. Yalnız, ben İzmir erkeklerinin dansını seviyorum. Bunu 3 yıl önceki Ayvalık Tango Meeting'de de fark etmiştim. Evet, sizinle dans etmeyi seviyorum İzmir erkekleri.

1 hafta daha buradayım. Güzel şeyler öğreniyorum. Kendimi iyi hissediyorum.

Yakında görüşmek üzere ! Çok daha fazlasıyla.

25.08.2016
NT

15 Ağustos 2016 Pazartesi

Çekicilik nerede?

Facebookda ne fotoğraflar görüyorum, insanın bakmaya doyamayacağı kadınlar,ekekler..

Sonra onlarla karşılaşıyor, konuşuyorum. ama bir şey eksik. nereye kayboldu o çekicilik diyorum.
Arıyorum.Bulamıyorum.

Aylardır öğrencilerime anlatıyorum:
Çekicilik senin hareket edişinde.
- Elini kolunu nereye koyacağına karar ver.
- Huzursuz hissettiğin zamanlarda elinle kolunla oynama, bacaklarını sallama. Bedenine bilinçaltının hükmetmesine izin verme. Kontrolü sen al.
- Dans etmeye başlamadan önce parmak uçlarına kadar fark et bedenini. İstediğin şekilde hareket ettirebilmek için önce komutayı ele almalısın.
- Dans ederken müziğin ritmine yetişmek için, partnerinin hızına yetişmek için, partnerinin boyuna yetişmek için komutayı bırakma.Dans boyunca korumaya çalış.
-Duygu durumu değişikliklerini fark et. Duygularını oluşumuna kontrol edemezsin, onlar susamak gibidir. Engel olamazsın/olmamalısın. Onları fark et ki vermek istediğin tepkilere sen karar ver. Bilinçaltına değil.
- Bedeninin /duygularının kontrolünü bilinçaltına bıraktığın an ele geçirilirsin ve seni neyin ele geçirdiğini bile bilmezsin. Çünkü bilinçaltın, tüm tecrübelerini senin dahi anlayamayacağın şekilde birbirine bağlamış dipsiz bir kuyudur. Hangi tecrübeler / önyargılar ağını ne zaman ortaya çıkartacağını bilemezsin.

(https://eksisozluk.com/elini-kolunu-nereye-koyacagini-bilemeyen-adam--4333303)

Kaybolmuş hissediyorsan şunu dene:

-Derin bir nefes al,3 saniye boyunca al.
- O nefesin 2 saniye süresince tüm bedenine dağıldığını hayal et. Fotoğraftaki gibi. Merkezinden başlasın. Dalga dalga yay onu.Ayaklarının ucuna kadar, başının tepesine kadar genişlesin.
- Şimdi aynı nefesi verirken, gönderdiğin yerlerden topla onu. Başının tepesinden merkeze doğru nefes borundan insin, parmak uçlarından merkeze doğru bütün kolunda hareket etsin, ayak uçlarından merkeze doğru bütün bacağında yol alsın, hiçbir noktayı atlamadan. 3 saniye sürsün.

8 saniyede bilinçaltının komutasından çıktın, kontrolü kendi eline aldın.

-Evden çıkarken
-Arabaya binerken
-İşe girerken
-Bankaya girerken
-Mağazaya girerken
-Arkadaşınla buluşmadan önce
-Telefonu açmadan önce
-Anlatmaya başlamadan önce
-Dinlemeye başlamadan önce
-Derse girmeden önce
-Dansa kaldırmadan önce
-Partnerinin elinin tutmadan önce
- Partnerinin elini bırakmadan önce

Kendi doğallığını bulacaksın. Emin ol.
Yemek yerken ağzını bulamayıp yemeği suratına bulaştıran bebek gibiyiz.
Ellerimizin kontrolünü alalım.

Daha az "elimize yüzümüze bulaştıralım".


NT

15.08.2016










14 Ağustos 2016 Pazar

Leader ve Follower'ların eğitim farkındalıksızlığı: Parana, zamanına, emeğine yazık etme !

Malum, partnerli bir dans yapıyoruz. İki kişinin birlikte dans etmesini sağlamak, iki farklı bedeni birbirine uyumlaştırmak için leader ve follower'ın yapması/yapmaması gerekenleri öğretiyoruz.

Ders sonunda,kimi öğrenci o hareketi nasıl uyumlu yapacağını bedenine aktarabilmiş oluyor, kimi olayı anlamış ancak henüz bedenine aktaramamış olarak çıkabiliyor . Bu çok olağan, hatta olması gereken.

Sonra milongada bir bakıyorum, hareketi YAPMIŞ / TAMAMLAMIŞ olmak için kadını oradan orada fırlatan erkekler, YETİŞEBİLMEK için oradan oraya savrulmayı göze alarak koşuşturup duran kadınlar.

Sonra... sonra ben, verdikleri emeğe üzülüyorum .

Özellikler erkeklere.

Özel dersler ve pratiklerimde her öğrencime söylüyorum: Sen birşeylerin farkındasın ki buraya geldin. PARA, ZAMAN ve en önemlisi EMEK harcadın. Bak senden başka kim yapıyor bunu? Peki milongada dans ederken neden önceliğin kadına sacadayı yapmak oluyor, neden uyumlu dans etmenin zevkinden feragat ediyorsun?

- ama kadına yaptıramıyorum o zaman bu hareketi !

- Peki;
1) sen kadına onu yaptırmak için savuruyorsun, o kadın da yapmış oluyor diyelim. Hareketi tamamladın ama kalite nerede? Skor odaklı mısın? Keşke step aerobik yapsak.
2) Kadın o hareketi kaktırarak tamamladı,mutlu mu ? bazıları mutlu, evet. Nasılsa yapıyorum diye ders almayı bırakıyor. Peki kalite nerede? Skor odaklı mı? Keşke step aerobik yapsak.

Sonra o kadın yerinde sayıyor, O erkek yerinde sayıyor. Dansımda bir şey eksik,ilerleyemiyorum diye Dans edemediğini sanarak tango'dan uzaklaşan topluluk.
Skor odaklı kalarak pisti cehenneme çeviren, onlarla dans etmeyenleri de burnu büyüklükle suçlayan başka bir topluluk.
Milongalarda hep aynı yüzler, bu camia neden genişlemiyor diye soran üçüncü bir topluluk.

Özetlemek gerekirse:
Malum, partnerli bir dans yapıyoruz. Dans ettiğin kişi ile etkileşimde olduğun bir dans. 
Diyorum ki, sen para,zaman emek harca, öğren. Milongada uygula. Öteki, sende bir şeyin değiştiğini , güzelleştiğini ve seninle daha keyifli dans edebilmesi için bir şeyler yapması gerektiğini fark etsin. O da emek harcasın. Etkileşelim yani. birbirimizden öğrenelim.
Kartopu gibi büyüyelim. Dansımız topluca kaliteli olsun. Camiamız büyüsün, renklensin. 

Parana, zamanına,emeğine yazık etme.

NT
14.08.2016





10 Ağustos 2016 Çarşamba

Nilüfer'le Pratik


Dans Partnerliğ vs Evlilik Kurumu

Dans partnerliklerini (P) evlilikle sonuçlanan ilişkilere (İ) benzetmeye başladım.

1)     İ:  Her fırsatta seninle olmak istiyorum. Ne arkadaşlarımla, ne ailemle; en çok seninle birlikte olmaktan zevk alıyorum! İyi ki tanımışım seni!
        P: Milongada en çok seninle dans etmekten zevk alıyorum. Çok yoruldum ama hadi bi tanda daha yapalım.

2)     İ: Sadece işten çıkıp seninle yemek yemek yetmiyor artık bana.Birlikte tatile mi gitsek? Güzel anılarmı bir tek seninle yaratmak istiyorum.
        P: Milongalarda dans ediyor olmak yetmiyor artık bana.Neden boş zamanlarımızda pratik yapmıyoruz ?

3)    İ: Son birkaç ay ne kadar güzel geçiyor, çok mutluyum! Birlikte yaşasak nasıl olurdu acaba?
       P: Pratiklerde de uyumlu çalışıyoruz.  Dansımızda her gün yeni birşey keşfediyoruz, ne muhteşem !

4)    İ: Birlikte yaşamaya başladığımızdan beri bazı alışkanlıkları beni çok da mutlu etmiyor.Amaan; ne önemi var canım bu küçük şeylerin! İlişki dediğin böyle birşey zaten. Zaten hiçbir şey dört dörtlük olmuyor. Hem seviyoruz ki biz birbirimizi!
       P: Şöyle yapsa bu hareket daha iyi çıkacak. Söylesem mi söylemesem mi? Aman ne gerek var söylemeye. Birlikte baya iyi dans ediyoruz işte. Ondan daha uyumlu dans ettiğim biri yok bu şehirde.

5)    İ: Diyorlar ki 'Birbirinize çok yakışıyorsunuz! Ne kadar güzel bir ilişkiniz var kızım/oğlum ya, herkes imreniyor valla size. Hem o çocuk/hatun ne öyle!?!? bi' içim su ve gözü senden başkasını görmüyor!'
       P: Diyorlar ki 'Birbirinize çok yakışıyorsunuz! Milongada herkes sizin dansınızı izliyor valla. Başkalarıyla hiç bu kadar iyi görünmüyorsunuz.  Benim de bu kadar uyumlu dans ettiğim biri olsa keşke.. hem neden gösteriye çıkmıyorsunuz siz?'

6)   İ: Ya evlensek mi biz?!?!
      P: Ya partner mi olsak biz?!?!?!

7)   İ: Davetiyemi ekte gönderiyorm canım, Evleniyoruz ! Yuppie!
      P: Partner olduk biz, hey yooo ! Bu da Facebook sayfamız canım. Like'layıver bi zahmet.

8)   İ: Ne de güzel evlendik.Cicim aylarımız ne kadar da güzel. Hep birlikte olalım inşallah.
      P: Ne de güzel partner olduk. İlk gösterimizi de yaptık. Videomuz 70 beğeni,20 kalp aldı. Harika değil mi.

9)   İ: Annemlere daha sık gitsek fena olmaz aslında/ Neden ayna karşısında bu kadar çok zaman harcıyor anlamıyorum. Alt tarafı içmeye gidiyoruz işte.
      P: Dün çok yorulmuşum.Bugün o milongaya gitmek istemiyorum ben.Hem belki enerjimizi daha çok çalışmak için harcamalıyız. Ne de olsa insanlar bizi beğeniyor ve gösteri için davet ediyorlar. Yerimizde saymamamız gerek.

10)   İ:  Ayna karşısında geçirdiğim zamanı önemsemediğini söylemişti. Şimdi neden bu kadar didişmeye başladık?
        P: 1 ay sonra x milongada dans edicez ama çalışmak gelmiyor içimden. Hep aynı girişleri kullanıyor, ezberledim artık. Dansımızda şaşırtıcı bir şey kalmadı.

11)   İ:  Bugün eve gitmeden önce arkadaşlarla buluşup bir şeyler içeyim bari.
        P:  X milongaya gidip sadece keyfim için dans etmek istiyorum.

12)   İ: Artık ortak bir şeyimiz kalmamış gibi hissediyorum. İlişkimiz rutine girdi. Bazı şeylerin daha farklı olacağını hayal etmiştim.
        P: Dansımızda yerimizde saydığımızı hissediyorum. Uyumumuzun gitgide artacağını düşünmüştüm ama olmadı.

13)   İ:   Bitti galiba.
        P:  Bitti galiba.


"Dış etkenlerden" soyutlanmış bir dans partnerliğinin gelişimini kabaca ifade etmeye çalıştım.
İşin içine arkadaşlıklar, rakip stüdyolar, sevgililer/sevgililikler, rakip çiftler vb girince daha farklı dinamikler çıkıyor ortaya.

7 milyar insanın her biri farklı bir element gibi. Periyodik tabloda belli grupların içinde sınıflandırılmış olabiliriz ancak kimyasal reaksiyonlarımızın sonuçları dışsal değişkenlerdeki en ufak bir değişiklik/ilave ile birlikte farklı sonuçlara ortaya çıkartıyor.
You'll never know işte.

You'll never know demişken, ne varsa eskilerde var. İşte Funk, işte disco disco !
Keyiflenmeniz dileğiyle.

Sevgiler, öpücükler.

NT