26 Ocak 2018 Cuma

Profesör Hastalığı

Bölümdeyken dersini aldığım Profesör unvanlı hocalarımda yaptığım gözlemlerin sonucunda oluşturduğum bir kavram : Profesör Hastalığı

Orta okuldan beri düşünürüm; öğretmenler her sene aynı şeyleri farklı kişilere anlatmaktan, hep yeniden, yeniden başlamaktan hiç sıkılmazlar mı diye .

Sıkılıp sıkılmadıklarını bilemem ama yıllar geçtikçe, konu hakkında tek bir kelime bile bilmeyen öğrencilerine bazı ufak tefek şeyleri biliyormuş gibi davrandıkları çok net. İnsanın bilgi dağarcığı, dünya görüşü genişledikçe; konu hakkında tecrübeleri, çıkarımları arttıkça, yorumlamaları derinleşip entellektüelleştikçe bu gelişen enginleşen fikir+bilgi havuzuna son eklenenleri aktarma isteği refleksif olarak ağır basmaya başlıyor.

Öznel farkındalıklar bizi diğerlerinden farklı kılan şeylerdir. Konunun temellerini herkes anlatır ama sizi tercih edilir kılan bu öznel farkındalıklarınızın kalitesidir. Profesör hastalığına yakalananlar, temelleri yüzeysel geçip bir an önce "kaliteli bilgi"yi aktarma isteğiyle, karşısındakilerin  o temelleri bildiğini var sayar, varsaymak ister- bilinçaltı böyle çalışır.

Tango eğitmenleri de farklı değil.

Konuya farklı bir açıdan değinerek yazımı bitireceğim: Her bilgiyi dile getirmek değil, temel eğitiminin kalitesini arttırmak için farkındalıklarını ne şekilde sunduğundur önemli olan.

NT-Ocak 2018

15 Ocak 2018 Pazartesi

Bir AKIŞ Hikayesi


Akmak: Akmak deyince aklımıza ilk gelen şey tabii ki su'dur. Şimdi su'yun iki halinden bahsedelim: su'yun dökülmesi ve akması.
Su masaya "dökülür",üzerimize "dökülür",yere "dökülür". Ama Su musluktan "akar", nehirde "akar",
Akış kelimesi, birbiri ardına sıralanan ögelerin varlığını içerir. üzerimize "dökülen" su belli bir miktarda -yani 'sonlu' iken musluktan "akan" su sonsuzdur. Birbiri ardına sıralanan su moleküllerinin sonu yoktur: musluk açık olduğu, nehirlerin önüne set çekilmediği sürece o moleküller komşu molekülleri çekerler, onlar da kendi komşularını, ve onlar da kendi komşularını... Birbirlerine bağlı oldukları için bir akış yaratırlar. Dökülen suyun son molekülü de masaya değdiğinde akasında onu takip edecek bir başkası yoktur. akış kesilmiştir.

Bağlı olma hali:Su molekülleri çekim kuvveti ile birbirlerine bağlıdır. Bağlı oldukları için birbirlerini takip edebilir, birbirlerine yön verebilirler. Bu sayede sonu öngörülemeyen sayıdaki molekül birbiri ardına sıralanarak akış oluşturur.Çekim kuvveti olmasa  moleküller tek başlarına kalır ve dağınık hareket eder.

Yer çekimi: Moleküller arası çekim birkaç komşunun bir arada kalmasını sağlayacak güçtedir. Uzayda, yani yer çekimsiz ortamda astronotların bir bardak suyu içmekte nasıl da zorlandıklarını hatırlarsınız: Su molekülleri onları aşağı çeken ve diğer moleküllere bağlayan bir güç olmayınca nasıl da kopup havada başıboş salınmaya başlıyorlar! veya eğimli bir yatakları olmayınca nasıl da oldukları yerde kalıyorlar, hareketsiz,durgun..

Tango: Dans ederken hep akmaktan bahsederiz: ak! ak! ak! Akmak için ne gerektiğinden ise bahsetmeyiz. Hepimizi bildiğini var sayarız, ama bilmeyiz. Su akmak için bu 3 şeyi kullanır:
* Yer çekimini
* Komşu moleküllerini
* Kendi içlerindeki çekim kuvvetini.

Geçenlerde derslerden birinde köklenmeyi anlatırken kullandığım bir ifade oldu: "ayağını yere bas." dedim. Öğrenci, tam da söylediğim gibi ayağını yere bastı. "bu yaptığın şey ayağını yere basmak değil" dedim sonra. "ayağını yerde tutan şey yer çekimi. Sen kaldırmadıkça ayağın zaten yerde olacak. Bu senin yaptığın bir şey değil, yer çekiminin yaptığı bir şey. Sen KENDİN emek ver ve ayağını yere bas.İşte şimdi köklenmek için gereken ilk şeyi yaptın."

Köklenmek- ayağını yere basmak neden bu kadar önemli? yine hep duyduğunuz bir şeydir " önce ayakları bir yere basın, kendi ayakları üzerinde dursun da ondan sonra gancho öğrenmek istesin" günlük hayatta da böyle değil mi: Kişinin ayaklarının yere basmasını, kendi ayakları üzerinde durmasını hep kendi geçimini sağlayabiliyor olması ile değerlendirmez miyiz? Kendisi emek verecek ve geçimini sağlamak için gerekli çabayı gösterecektir.
Dans ederken ayaklarımızı yere basması da bunun gibidir işte: yer çekiminden fazlasın yapmaktır: ailenin sağladıklarının üzerine koymak, kendi varlığını göstermektir.

Köklenmek dansta akışı sağlayabilmek için bize zemin hazırlar. Su moleküllerinin çekim kuvveti gibi. Bir sonraki hareketi bir önceki harekete bağlar.Dans - Tango bu bakımdan kalmak ile alakalıdır. Arkada iz bırakmak ile alakalıdır, Sonraki noktaya varmak değil, bulunduğun noktanın varlığını vardığın noktaya yerleşene kadar unutmamakla alakalıdır.Ağırlığını hep iki nokta arasında paylaştırarak ilerlemektir:
%100 A'noktasındasın.
%90 A'da - %10 B'desin.
%70 A'da - % 20 B'desin.
% 30 A'da - %70 B'desin
% 100 B'desin gibi...
Böylece yer çekiminin danstaki kullanımından bahsetmiş olduk.
Komşu moleküller dediğimiz şey ne peki, hani musluktan "akan su"derken bahsettiğimiz, sonsuz sayıda imiş gibi olan şey? Bir biri arkasında eklediğimiz hareketlerimiz tabii. Figür değil, hareket. Müzikte hareket etmek. Figür odaklı bir dansçı molekülleri, hareketleri birbirine başlamakta zorlanır. yer çekimsiz ortamdaki su gibi olur. 3-5 molekülden sonrakileri taşıyamaz çekim kuvveti ve kopar gider. Biz hareketlerin müziğin leadiyle birbirlerine doğal olarak bağlanmasını istiyoruz.
En önemlisi de kendi içlerindeki çekim kuvveti. Akışı sağlayan belki de en önemli şey. moleküller arası- yani partnerler arası çekim kuvveti - connection olmazsa akış diye bir şeyden söz edemeyiz. İki molekül'ün birbiriyle olmak istemesi, birbirlerini çekmek istemesi, onları uyumlu bir harekete sevk edecek yegane şeydir.


Dans ederken, sağa sola çarpmak zorunda kalarak gürleyen çok yüklü bir nehir gibi olursan partnerin ve sen su üstünde hayatta kalmak için mücadele etmek zorunda kalırsınız.

Bir bahar öğlenden sonrasında sesiyle, kokusuyla huzur bulmak için gittiğin bir nehir olursan partnerin ve sen uyum içinde kendi istediğiniz şekilde akıyor olursunuz.

Naçizane.

NT




yeniden yazsam mı?

Son yazımın üzerinden 1 yıldan fazla zaman geçmiş.

Yeniden yazmaya başlamalı mıyım, neden yazmayı bırakmışım ?

Bi düşünüp anlayım bakalım .